Ani karar vermenin psikolojisi nedir? Verdiğimiz kararlar ne kadar anidir? Bir kararı verdikten sonra neden arkasında duramayız? Neden çok sık karar değiştiririz? Gerçekten ani karar diye bir şey var mı? Bu yazıda ani karar vermenin bazı boyutlarını tartışacağım.
Hepimiz bazen yol ayrımlarına geliriz ve o noktada bir karar vermemiz gerekir. “Üniversite tercihlerime ne yazmalıyım?”, “Okuduğum bölümü değiştirsem mi?”, “Kimi partner olarak seçmeliyim?” gibi büyük kararlar veririz. Bir de gün içinde “Bugün ne giysem?”, “Akşam ne pişirsem?”, “Hangi diziye başlasam” gibi küçük kararlar veririz. Kimimiz bu kararlar arasında çok ani geçişler yapabilir. Bu durum bir problem olmak zorunda değil. Fakat kişi bunu neden ve niçin yaptığını tam olarak bilmiyorsa, anlamak için kendi iç dünyasına dönmesi iyi olacaktır.
Bu şu demektir: Bu değişikliğe neden ihtiyaç duyuyorum? Kişinin en başta kendi ihtiyacını analiz etmesi gerekir. Kişi mevcut durumdaki bozuklukları mı gidermeye çalışıyor? Hayatının amacını ve gidişatını değiştirme hedefinde mi? Yoksa bütün bunları altta yatan başka duygularını bastırmak için mi yapıyor? Örneğin, ne yapacağını bilememek, yetersiz hissetmek, başarısız olma korkusu, küçük düşürülme korkusu, vs. gibi.
Şayet bu ani değişiklikler bu türden olumsuz ve kötü hissettiren duyguları yaşamamak, bunlardan kaçmak içinse, belki de kararın sorgulanması gerekebilir. Temel duyguyu fark edip, bunu yaşayıp ve sonra da üstesinden gelmek için neye ihtiyacınız olduğunu aramakla başlayabilirsiniz.
Ani Karar Diye Bir Şey Yoktur
Aslında hayatımızda verdiğimiz ani kararlar gerçekte o kadar da ani olmayabilir. Bazen bir düzenin içinde yaşıyorken hiç beklenmedik bir zamanda, kısmen veya tamamen alakasız görülen bir karar verebilir; mevcut düzeni tamamen değiştirebiliriz. Fakat bu kararlar aslında ani değil. Farkında olmadan, bilinçdışı düzeyde bizi o karara sürükleyen bir dizi süreç yaşıyoruz. Adım adım, tane tane, önemsiz görülen tekil olaylar bir zaman toplanıyor ve yönetimi devralmaya karar veriyorlar.
Mesela diyelim ki, üniversiteden yeni mezun olmuş bir öğrenci çok ani bir şekilde başka bir bölüm okumaya karar veriyor. Apar topar yeni okuluna başlıyor. Bu öğrencinin başarılı ve bölümünü seven biri olduğunu düşünürsek dışarıdan bakıldığında oldukça şaşırtıcı duruyor.
Fakat eğer bu öğrenci kendi iç dünyasına birazcık dönerse, duygularını ve ihtiyaçlarını analiz etmeye başlarsa, görecektir ki oldukça mükemmeliyetçi yapısı olan, başarısız olma korkusu yaşayan, neyi nasıl yapacağını bilmeyen, kendini boşlukta hisseden küçük küçük ama bir çok şey yaşamıştır. Fakat hiçbir zaman bu “küçük düşürücü” duygulara temas etmemiş, bunları aşmak için ihtiyaçlarını ve kaynaklarını araştırmamıştır. Bu bir örnek, başka türlü örnekler de verilebilir. Ancak bu ani görünen karar, aslında uzun bir sürecin sonunda patlak vermiş sadece bir sonuçtur. Böyle bakıldığında bu hiç de ani bir karar değildir. Biliçdışında çok önceden verilmiştir bile!
Sonuç olarak, karar bir sonucu ifade ettiğinden dolayı tek bir olay gibi görülür, bu yönünle de bireyleri yanıltabilir. Ancak karar verici, kararı açıkladığında sadece uzun bir sürecin sonucunu ifade eder. Bu nedenle verilen karardan ziyade, kararı verme aşamasına gelinceye kadar geçen sürece odaklanarak bu süreci iyi analiz etmek gerekmektedir.